
DERGİSİ

Gerilim akan Suratlar , var olanın protestosudur.
Aynı zaman da , sessiz kabullenişi...
Kültürel Sanal Dergİ
ÇAMUR
ÇAMUR
DERGİSİ
12
11
“Ayşa mal değil, benim çocuğum!”
Ayşa, Türkiye’de kanıksanan, hayvanları hedef alan tecavüz olaylarının kurbanlarından biri. Yaşadığı mahalleden kaçırıldıktan sonra tecavüze uğrayan Ayşa, o günden beri insanlara karşı daha güvensiz. Ayşa’nın yaşadıklarının hukuk sistemindeki karşılığı ise “mala zarar.” Olay gecesi yaşananları, Ayşa’nın psikolojisini ve yargı sürecini, Ayşa’yı yıllardır tanıyan Tülin Palay, Türkiye’den Şiddet Hikayeleri’ne anlattı.
Röportaj: Cankız Çevik
Ayşa, yıllardır İstanbul’un Ataşehir semtinde bahçemde yaşayan, sahiplendiğim ve herkes tarafından çok sevilen bir sokak köpeği. Şu an yaklaşık 5 yaşında. Bir de onun arkadaşı Şiva’mız var, o ise 10 yaşını aştı.
Ayşa’nın kaçırılması sosyal medyada büyük ses getirdi. Olay nasıl gerçekleşti?
2011’in Temmuz ayında, gece 1 civarında Ayşa ve Şiva’nın deli gibi havladığını fark edip balkona fırladım
ve bir adamın Ayşa’yı arabasına sürüklediğini gördüm. Daha benim, “Ne yapıyosun! O benim çocuğum!” diye bağırıp aşağı inmeme kalmadan adam arabasıyla kaçtı gitti. Hemen hayvan korumacısı arkadaşım Esra Liceli’yi aradım. O bana polisi aramamı öğütledi ve kendisi de sosyal medyada Ayşa’nın kaçırıldığını duyurmaya başladı. Bunun üzerine aynı gece tüm Türkiye ayaklandı. Herkes 155 Polis İmdat’ı arayıp, adamın yakalanması için şikâyette bulundu. Sonunda polis ekipleri devriye gezerken, saat 3 gibi arabayı buldular.
Aracın plakasını alabilmiş miydiniz?
O panikle plakayı alamamıştım.Sadece arabanın özeliklerini ve gördüğüm ka-
darıyla adamı tarif edebildim.Polis-

lerin arabayı bulma hikayesi işin en kötü yanı zaten. Polisler arabayı fark ettiklerinde, aracın ön kapısı açıkmış ve adam belden aşağısı çıplak bir şekilde ön koltukta oturuyormuş. Ayşa da domuz bağı diye de adlandırılan kalın bir halatla dört ayağından bağlanmış ve aracın dışında duruyormuş. Polisler müdahale ederken Ayşa kaçmış.
Sabah 4’te karakoldan arayıp adamı bulduklarını söylediler. Ben tabii gözyaşları içinde, “Sakın bırakmayın o adamı” deyip fırladım evden. Aşağıya indiğimde Ayşa’yı zangır zangır titrer vaziyette bahçede buldum. Yani arabadan kaçar kaçmaz koşup eve dönmüş meğer…
Karakola gittiğinizde adamla yüzleşebildiniz mi?
Benim ifade vermem ve diğer işlemler bitene dek, yani neredeyse sabah 7’ye kadar adamı arabadan indirmediler. Sadece pantolonunu giydirmişlerdi ama zaten adamın üzerinden hem extasy hem de viagra çıktı, ayakta duracak hali yoktu. Onu ilk gördüğümde, “Şunu bir salın da döveyim” diye bağırıp kendimi kaybettim ama polisler bırakmadı.
Ayşa’yı bağladığı halat ve iç çamaşırı hala arabanın içindeydi ve ön koltuklar tamamen tüyle kaplıydı. Bir de araçta golden retriever cinsi başka bir köpek daha bulmuş polisler; sahibi bulunana kadar kaçmasın diye adamın pantolon kemeriyle bağlamışlardı.

Olaya polisler nasıl yaklaştı?
Onlar da şaşkındı tabii. Benimle çok ilgilendiler ancak sabaha karşı yeni bir polis gelip “Sen ‘bu köpek benim’ diyorsun ama bakalım kimliği var mı?” dedi. Ben de “Evimde var, gel gidip alalım” diye çıkıştım. Öyleleri de var yani…
Hayvan korumacısı arkadaşım Esra, her şeyi madde madde yazdırarak tutanak tutturdu. Polisler de, “Bu tutanakla bu adam mutlaka tutuklanır” ...